Siyasal Partisiz Türkiye İstiyorum

Siyasal partiler; kadrolarına maddi çıkar sağlayan ancak şirket saınıfına sokulmamış özel şirketlerdir gerçekte.
Siyasal partiler iktidara geldiklerinde; demokrasinin temel ilkelerinden olan ‘Kuvvetler ayrılığı’ ilkesini yok ederler ve her yeri kendileri için, kendilerine göre, kendileri ele geçirirler.
Demokrasili bir ülkede, bizim deyişlerimizle  gerçekte birinci güç(kuvvet) Anayasa olmalıdır, ikinci güç Anayasa Mahkemesi olmalıdır, üçüncü güç ise Yargıtay olmalıdır. Demokrasili bir ülkede bunların dışında güçlere gerek yoktur yani siyasal yürütmeye  hiç gerek yoktur. Siyasal yürütme gücünün yerine felsefe, bilim, üniversite almalıdır.
Siyasal partiler demokrasi için hem engeldirler hem de yüktürler gerçekte. Siyasal partiler asla demokrasinin, bilimin, insanlığın, adaletin amaçları için iktidara gelmezler; yalnızca ve yalnızca kendi çıkarları için iktidara gelirler. Meclise giren siyasal paretilere her yıl yüklü miktarda para ödenmektedir hazineden ve ülke bütçesine büyük ve gereksiz bir yük oluşturmaktadırlar.
Siyasal partiler ülkeyi yapboz(yap boz) tahtasına çevirirler çünkü felsefel, bilimsel amaçlardan yoksundurlar, tek bildikleri siyaset ve kendi çıkarlarıdır; bu yüzden siyasal partilerle yönetilen ülkeler asla ileriye gidemezler; ya yerlerinde sayarlar ya gerilerler ya yozlaşırlar. Şirketler bile yöneticilerini halka seçtirmezlerken siyasal partiler iktidara gelebilmek için kendilerini halka seçtirirler; halk sanki bu konularda alim, uzman, bilge imiş gibi. İktidara gelen her siyasal parti, bir önceki siyasal parti iktidarının yaptıklarını ya bozar ya bozulmaya bırakır; bu yüzden ülkemiz bir önceki siyasal parti iktidarının başladığı ancak sonraki siyasal iktidarın kendi haline terketdiği(terkettiği) bina temelleri, bitirilmemiş binalar ile doludur. Siyasal partiler iktidara geldiklerinde; yandaşlarını işe alırlar ve yandaşlarına arpalıklar yaratırlar.
Siyasal partiler iktidara geldiklerinde adaleti, hukuku da engellerler ve kendilerini ve yandaşlarını koruma, yargıdan uzak tutma; karşıtlarını ise ezme, yok etme, sindirme hukuku yaratırlar.
Bir ülke; özünü, varlığını, biçimini, yönetimin, amaçlarını ancak felsefeden, bilimden, düşünürlerden, alimlerden, bilgelerden, bilimcilerden almalıdır.
Bu ülkenin son 64 yılda sanayide, teknolojide, demokraside, hukukta, ulusal özgürlükte, ulusal bağımsızlıkta aldığı yola bir bakınız; sıfırdır.
Siyasal partili ülkeler; rüşvet, yolsuzluk, adaletsizlik, hileli seçim kuşkularından, söylentilerinden, savlarından kurtulamazlar.
İktidara gelen her siyasal parti yalnızca hukuku değiştirmez; eğitimi de değiştirir ve eğitimi bilimsellikten uzaklaştırıp siyasallaştırılar ve bilimsellikdışı yaparlar yani eğitime ve dolayısıyla çocuklara, gençlere, okullara, eğitime de büyük zararları, büyük kötülükleri, büyük olumsuzlukları vardır. Siyasal partiler ile iktidara; kitap okumayan, kitap sevmeyen, kitap düşmanı, felsefe düşmanı, bilim düşmanı kişiler bile iktidara gelebilirler.
Ben siyasal partisiz bir demokrasi, siyasal partisiz bir Türkiye, siyasal partisiz bir dünya istiyorum. Herşeyin en iyisini, en doğrusunu, en güzelini felsefe, bilim, düşünürler, alimler, bilgeler, bilimciler yapacaktır.
Siyasal partiler; siyaset yoluyla, kadrolarına para kazandırma amacıyla kurulmuş gizli özel şirketlerdir; kapatılmalıdırlar. Demokrasi demek, adalet demek, eğitim demek siyasal parti demek değildir; siyasal partisiz de bunlar olur. Siyasal partiler hem demokrasi hem adalet hem eğitim hem bilim hem insan onuru hem barış hem özgürlük hem insanlık  hem bağımsızlık hem uygarlık hem ekonomi için büyük tehlikedirler ve çeteleşmeye bile dönüşebilirler, insanları, kitleleri birbirlerine düşman edebilirler; derhal kapatılmalıdırlar. Ülkemizi ve dünyayı şirketlere yönettirmeyelim.
Necdet Gürçiftçi
Patentsiz, dinsiz, yerli üretim bir Türk/Türkiye bilgesi
İnternetde yayınlandığı zaman: 25.4.14/16.03