Kayıt Dışı Siyaset

“Kayıt dışı siyaset var”

“Adalet eski Bakanı Cemil Çiçek, Türkiye’de yapılan siyasete ilişkin ilginç yorumlarda bulundu. Çiçek, şunları söyledi: Türkiye’de sadece siyasi partiler siyaset yapmıyor. Bir de kayıt dışı siyaset var. Bir, siyasetin herkesin bildiği tanıdığı aktörleri var. Millet zannediyor ki siyasetin tamamını bunlar yapıyor. Halbuki onlardan çok daha etkili siyaset yapan başka kurumlar var. Onlar gözükmüyor vatandaş her türlü olumsuzluğu bu önde gördüklerinden biliyor. Biz merdiven boşluğunda başkalarından arta kalan alanda siyaset yapıyoruz. Mesela yargının kendi içinde de siyaset vardır. Özellikle yüksek yargıda bunu seçimlerde görürsünüz.” (Takvim Gazetesi – 26 Haziran 2007)

        Sizi bilmem; ama ben bu haberi 10 ay önce ilk defa okuduğumda tarifi imkansız bir heyecan yaşamıştım; çünkü bu haberde yer alan açıklamalar, haberin yayımlanmasından 16 ay önce piyasaya çıkan “Partisiz Yönetin” adlı kitabımdaki açıklamalarla bire bir örtüşüyordu. Dolayısıyla sevinmem gerekiyordu; ama sevinemedim; tam tersine uzun yıllar anlaşılamamış olmamın burukluğunu yaşadım; çünkü neredeyse 20 yılı aşkın bir süreden beri bıkmadan, usanmadan kayıt dışı siyasetin var olduğunu savundum. Bu nedenle sürekli olarak “Partisiz Yönetim” deyip durdum. Deyim yerindeyse “Partisiz Yönetim” diye, diye dilimde tüy bitti. Ama ne yazık ki, yakın zamana kadar (son zamanlar hariç) hiç kimseyi inandıramadım. Hatta hiç unutmam; ilk defa “Partisiz Yönetim” dediğimde, çevremdeki insanların bir kısmı kahkaha atmıştı. Beni incitmek istemeyen, ya da daha kibar davranmak isteyen insanlar bile, kendilerini tebessüm etmekten alıkoyamamıştı; çünkü onlara göre partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıydı. Dolayısıyla partilerin olmadığı demokratik bir yaşam biçimi düşünülemezdi.

        Oysa partileri demokrasiyle özdeşleştirme yaklaşımı, doğru bir yaklaşım şekli değildi; çünkü halkın farklı her bir kesimini çatıları altında ayrı, ayrı örgütleyen, onları yarıştırıp çatıştırmak suretiyle birbirleri için tehdit unsuru haline getiren, dolayısıyla halkın farklı kesimlerinin iletişim içine girmesini, birbirlerini tanıyıp güvenmesini imkansız hale getiren partilerin var olduğu bir düzende; toplumsal uzlaşmanın sağlanamayacağı, uzlaşmanın olmadığı yerde, halkın, demokratik bir toplumsal örgütlenme içine giremeyeceği, demokrasinin olmadığı bir yerde ne halkın, ne de temsilcilerin egemen olamayacağı, halkın egemen olmadığı bir yerde ise; kayıt dışı siyasetin doğabileceği, dolayısıyla ülke yönetiminin kayıt dışı siyaset yapanların eline geçebileceği gerçeği sonuçlarıyla birlikte ortadaydı. Kaldı ki; her türlü olumsuzluğun partilerden bilindiği, söz konusu olumsuzluklardan partilerin sorumlu tutulduğu, bu nedenle ikide bir parti ve temsilci değiştirildiği, yapılan değişikliklere rağmen hiçbir sorunun çözülemediği açıkça görülen bir süreç de yaşanıyordu. Bu nedenle insanların söz konusu gerçekleri görmezden gelip, partileri demokrasi ile özdeşleştirme yaklaşımlarında ısrarcı olmalarını anlamakta güçlük çekiyordum. Ancak bu güçlüklere rağmen, fikirlerimden vazgeçmeyi hiçbir zaman düşünmedim; çünkü zamanla meydana gelecek olayların mevcut şartlar çerçevesi içinde gelişmek zorunda olduğunu, mevcut şartlar çerçevesinde gelişecek olayların geçmişte olduğu gibi gelecekte de halk yararına olmayacağını, insanların eninde sonunda gerçekleri görmek zorunda kalacağını rahatlıkla görebiliyordum. Ancak doğrusunu söylemek gerekirse; bunu herkesten önce bir bakanın görüp, söyleyeceğini beklemiyordum.

        “Kayıt dışı siyaset var” Bunun halk tarafından artık yeterince görüldüğüne inanıyorum. Ancak aydınlar tarafından, özellikle de medyada boy gösterme olanağına sahip aydınlar tarafından yeterince görüldüğüne inanmıyorum. Eğer söz konusu durum aydınlar tarafından yeterince görülseydi veya görülmek istenseydi; yukarıdaki haber yayımlandıktan bir gün sonra ülke gündeminin birinci sırasında yer alırdı; çünkü yukarıdaki haberde yer alan “Türkiye’de sadece siyasi partiler siyaset yapmıyor. Bir de kayıt dışı siyaset var”, “Biz merdiven boşluğunda başkalarından arta kalan alanda siyaset yapıyoruz.” şeklindeki sözler, öyle okunup bir kenara atılacak cinsten değildir. 28/04/2008

M.Salih EKİNCİ
msalihekinci@ttmail.com

Yorum Yap!




Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.