Partisiz Seçmenler

Mete TÜMERKAN

       Transparan Demokrasi kitabımı karıştırırken altı çizili bazı satırlar dikkatimi çekti.
Tam da seçim öncesi bu altı çizili satırların güncel olabileceğini düşündüm. Bu ülkenin en temel ihtiyacı demokrasinin gelişmesidir. O halde gelin bu altı çizili satırlara birlikte bakalım.
***
Bir ülkede halk ne kadar az parti sempatizanı olur ve ‘yüzergezer’ oy oranı ne kadar çok artarsa, o ülkede demokrasi daha çabuk gelişir. Siyasi partiler bu tip ortamlarda halkı ikna etmek için daha gerçekçi politikalar üretmek zorunda kalırlar ve iktidara geldiklerinde verdikleri sözleri tutarlar. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde en büyük sorunlardan biri, siyasi partilerin seçim dönemlerinde verdikleri sözlerin çok büyük bir bölümünü seçim sonrasında unutmalarıdır. Hatta bazı siyasiler seçim dönemlerinde söylediklerini seçim sonrasında yapmayacaklarını gizleme gereği dahi uymamaktadırlar. Bunu da ‘ Seçim döneminde söylenenler orada kalır’ şeklinde ifade edebilmekte ve halka seçim dönemlerinde yaptıkları vaatlerin hiçbirini utmayacaklarını söylemektedirler. İşte siyaset anlayışının bu kadar yozlaştırıldığı yerlerde, siyasette kalitenin yükseltilmesi, doğru, dürüst ve halk yararına siyaset yapılabilmesi için, artisiz seçmen sayısının artması büyük önem taşımaktadır. Aksi takdirde partili seçmen ayısı ne kadar çok olursa, bizdeki gibi gelişmekte olan demokrasilerde siyasi partiler, partilileri partinin, hatta parti yönetim kadrosunun, tapulu malları olarak görmeye başlarlar ve her koşulda bu oylara sahip olacaklarını bildiklerinden halka hizmet vermek için çaba harcamazlar.
***
Seçmenler ülkenin doğru dürüst yönetilebilmesini sağlamak için, partili olmak yerine partisiz olarak, partileri söyledikleri ve yaptıklarıyla objektif bir şekilde değerlendirmek durumundadırlar. Futbol takımı tutar gibi siyasi parti tutulmaz. Her ne isterse olsun bir partiye oy verilmez. Önemli olan ülkenin önünü açabilecek plan, program ve projeler üreten ve verdiği sözleri tutan politikacıları seçme becerisini gösterebilmektir.
Ancak bunu yaparken de kişisel çıkarları değil, toplumsal çıkarları önde tutan kişilerin desteklenmesi önemlidir. Seçmen seçebilme özgürlüğünü ne kadar iyi kullanırsa ülke de o kadar iyi yönetilir. Aksi takdirde bizde olduğu gibi sırf partili olmanın gereğidir diye partiye oy verilirse ülke kötü yönetilir ve bundan da herkes doğrudan ya da dolaylı olarak zarar görür. O halde vatandaşlar demokratik güçlerini doğru olarak kullanabilmeli, bu gücün sadece sandık başına gitmek olmadığının bilincinde hareket ederek, seçim dönemlerinde söylenenlerin orada kalacağı iddiasında bulunan siyasilere ‘ dur’ diyebilmelidir. Seçimlerde söylenenler seçim sonrasında uygulanmalı, siyasiler kendi hak ve çıkarlarını koruyacaklarına, halkın ve ülkenin çıkarları doğrultusunda hareket etmelidirler. Bunu da sağlayacak olan halktır…
***
Yukarıdaki satırlar 1999 yılında yazılmıştı. Bugün bakıyorum da çok bir şey değişmemiş. Aslında partilerin yaptıkları yapacaklarının bir göstergesidir.
Onun için halk sandığa giderken gözü kapalı gitmemeli. Partilerin geçmişten günümüze yaptıklarına iyice bir bakmalı. Hatırlamalı… Onları değişmeye zorlamalı…
Kim ne yaptı ve bugün ne diyor? Partilerde ne değişti ve bu değişim ülkeyi nasıl değiştirebilir? İnsanımız bunları hep göz önünde bulundurmalı. Siyasetçilere işlerinin o kadar kolay olmadığını göstermeli. Önemli olan dünyaya kayıtsız kalmadan, geleceği karartmayacak kararlar verebilmektir. Kızgınlık, öfke ya da intikam duyguları ileride geri dönüşü olmayan sonuçlar doğurabilir.

Haber tarihi 27.01.2009

(Starkıbrıs.net)